3 Temmuz 2014 Perşembe

Kahve İçmeyelim Gel Ben Sana Çay Demliyim




Yarın sahilde bir kahve içelim mi ?

Bir kaç aydır iş , güç sebebiyle görüşemediğim çocukluk arkadaşımdan gelen bir mesaj. 

Mesajın görüşme isteği beni mutlu etmiş olsa da şunu fark etmeme neden oldu"biz ne zaman kafelerde bir kahve içim süresince konuşmaya indirgedik samimiyetimizi?"

Sorunum kahveyle değil (ki çok severim ) ama eskiden gel çay demliyim derdik , yemeğe gel derdik. Cuma günü bendesin derdik. Ne ara bu kadar kısıtlı sürelere indirdik sohbetlerimizi? 

Birbirimizi eve yemeğe davet eder , misafir ağırlardık şimdi ise bilmem nerde yemek yiyelim , şurada kahve içelim .  Evlerimizin suyu mu çıktı? 

Hatta annemden aldığım duyumlara göre altın günleri de evde değil sahildeki çay bahçelerinde gerçekleşiyormuş artık.

Bence üzücü bu durum. Yabancılaşmayı getiriyor hepimizin egosuna. Konuk ağırlamak kadar keyifli bir şey var mı . 

Evin bir odasını misafir odası diye ayıran bir millettik biz . Misafirden misafire ya da bayramlarda sadece kapısı açılan evin en klas odasıydı. Misafire verilen değeri gösterirdi. Sabah ezanından sonra başlayan hamur işi telaşı vardı. Sarmalar , poğaçalar , kısırlar ... 

Neden üşenir olduk o tatlı telaşlara ? 

10 Haziran 2014 Salı

EV'DE NİŞAN DA NE GİYİLİR ?

Başlığım biraz anlamsız oldu sanırım ama siz ne demek istediğimi anladınız.

Yaz dönemi itibariyle nişan düğün sezonu açılmış bulunmakta. Yakın çevremdekilerden gözlemlediğim kadarıyla da gelin adaylarının en büyük telaşı , bu unutulmaz günde her şeyin gönlünce ve kusursuz olması. Elbette ki yıllar sonra fotoğraflara baktığınızda pişman olmamak için doğru düşünmeli , doğru organize olmalısınız. İşin diğer detaylarına sonra geçeceğim.

Günümüzde artık büyük oteller , salonlar  yerine ; aile arasında genellikle evde yapılan nişan törenleri öne çıkıyor. E bu durumda gelin adayını bir telaş alıyor.Her kafadan bir ses çıkıcak ve ne yapacağınızı şaşıracaksınız. Ne giymeliyim ? Uzun abiye mi , kısa sade bir elbise mi , pullu payetli mi olsa yoksa kuyruklu mu?

Öncelikle ; evet bu sizin en özel an'larınızdan biri ancak ev ortamında da uzun , kuyruklu , payetli elbiseler pek uygun olmayacaktır. Hem hareket anlamında kısıtlanıcaksınız hem de tüm davetlilerin sade giyindiği bir ortamda siz biraz fazla abartılı , göz yorucu olabilirsiniz.

Benim tercihim diz boylarında , düz renk ve dekoltesi aşırıya kaçmayan modellerden yana. Bunun için sizlerle çeşitli markalardan bir kaç elbise paylaşıyorum. Umarım birilerine yardımcı olabilirim. 

Ps: Yeni modellerle güncelleme yapılacaktır.

                          İpekyol               

8 Haziran 2014 Pazar

ALPİN ŞAHİN - HİKMET ALBAYRAK DÜĞÜNÜ

Geçtiğimiz hafta yılın düğünlerinden biri gerçekleşti Çırağan Sarayında. Sosyetenin zarif bayanlarından Alpin Şahin'in muhteşem gelinliği Yıldırım Mayruk imzalı.

4 Haziran 2014 Çarşamba

KAFANI KALDIR




Sosyal medya bağımlılığı ya da akıllı telefon bağımlılığı hepimizin farkında olduğu , sürekli eleştirdiği ama bir türlü vazgeçemediği hastalıklı bir durum.

Evet genellikle güncel olayları takip etme amacıyla kullanıyoruz (yani kendimizi öyle kandırıyoruz) ama çevrenize baktığınızda gerçekten de artık insanların kafasını kaldırmadan yürüdüğünü , otobüste , durakta , kafe de her yerde etrafına bakmadan sadece telefon ile ilgilendiklerini fark edebilirsiniz.

Peki kişisel durumumuz bu kadar hastalıklıyken çok mu önemli , çok mu acil o videoları izlemek ,tweet atmak , facebook da yorum yapmak, gittiğin her mekanda check in yapmak ?

Bir de hazır konu açılmışken çok kısa başka bir sorundan bahsetmek istiyorum. Fotoğraf çekme ve çekilme hastalığı.
Geçen haftalarda çok yakın bir arkadaşımın düğünü oldu. Ve biz düğünün ardından hiç fotoğraf çekmediğimizi ve çekilmediğimizi fark ettik. Fotoğrafçının bize göndereceklerini bekliyoruz. Hiç fotoğrafımız olmadığı için üzüldüm mü ? HAYIR. Çünkü o an o kadar mutlu ve o kadar çok eğleniyorduk ki kimsenin aklına fotoğraf çekilmek dahi gelmedi.

Yani hani biz çok eğleniyoruz , acayip keyifli ortam var diye 140 adet fotoğraf paylaşıyorsunuz ya hah işte o yalan.

Video'nun da söylediği gibi hayatı ıskalamayın. Anın tadını çıkarmaya bakın. Bırakın başkaları ne yaptığınızı bilmesin siz mutlu olun.

Sevgiler...

18 Mayıs 2014 Pazar

SOMA 'DAN NE ÇIKARDIK



Öncelikle hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Allah'tan rahmet ailelerine sabır diliyorum.Günlerdir blogda yazamadım. Öfkem büyük , insanları dinledikçe ve okudukça daha da büyüdü. En çok da kendimeydi bu öfke.

İşin ihmal kısmını , insan hayatının nasıl önemsenmediğini , yöneticilerimizin çirkin davranışlarını neler döndüğünü hepimiz az çok biliyoruz.Ama benim için bu süreç en çok da millet olarak pek çok şeyi kaybettiğimizi gösterdi bana. VİCDAN diyoruz ya hani insan olmanın en önemli erdemi. Malesef ki Türk halkı artık vicdanını kaybetmiş. İyiliği , yardımseverliği seven , komşusu açken tok yatmayan halkım 300 insanın katledildiği bir olayda takındığı tavırla dehşete düşürdü beni. Günlerdir instagramda vicdansız insanlara bir şeyler anlatabilme çabasındaydım. Duyduklarım , gördüklerim sebebiyle insanlığımdan utandım.

Öncelikle KADER ve ECEL kavramlarını kullananlara sözüm. Çok basit hepimizin aşina olduğu bir söz vardır "Tedbir kuldan takdir Allah'tan"
Yani güzel kardeşim sen tedbirini almayıp , yaşam odaları kurmazsan , asansörlere acil durum jenaretörü takmazsan , çıkış tünelleri hazırlamazsan , 1 saatlik çıkış yolu için 45 dakikalık oksijen tüpü verirsen takdir Allah'tan DİYEMEZSİN. Orada ölenler şehittir. Çünkü bile bile alın teri ile helal ekmek parası kazanmaya çalışan insanlar ölüme terkedildi.

Başbakanın , hükümetin bu durumla ne alakası var diyen arkadaşım ; Tüm dünyadaki madenlerde bu tedbirler alınıyor ve insanlar ölmüyorsa senin de bu madeni denetlemen ve gerekli şartları yerine getirmeden mührü kaldırmaman gerekirdi. Ayrıca sürekli döktükleri o gözyaşlarını neden göremedik bu faciada. Taziye evine yüzlerce korumayla gitmek seni halkına yaklaştırrır mı sence  ? Korkunun nedeni ortada.

Kazanın yaşandığı günden bu yana Milli yas ilan edilmişti. Hadi adı konmasın milli yas denmesin insan olarak  kalbin sızlamadıysa ben senden korkarım . Senin insan adını almandan ben utanırım. Gülücüklü yemek , bar fotoğrafları paylaşan da gördüm , çalgılı çengili düğününü yapanda.

Kendime öfkelendim çünkü , rahat koltuğumda otururken ezilmeye devam eden halkımın neden bu hükümete oy verdiğini anlamadım. Meğer o insanlar işinden atılmakla tehdit edildikleri için oy vermişler , otobüslerle miting alanlarına taşınmışlar. Soma gibi küçük bir yerde başka iş imkanı olmadığı içinde insanlar ne gösterilirse onu yapmak zorunda bırakılmışlar.

Unutucaz deniyor , haklılar. Ama ben unutmak istemiyorum. Bu utanç ömür boyu eksilmesin omuzlarımızdan.
Azınlık da olsa iyi insanlar var görüyorum , biliyorum , minnet duyuyorum. Bu ülkede yaşamak için sebebim olan insanlar artık zaman birlik olup kötülüklere karşı iyilikle cevap verme zamanı.

Şimdilik yardım mesajlarıyla destek vermeye çalışıyoruz ama büyük adımlar atmalı .Soma da yetim kalan çocuklarımıza sahip çıkmalı , eğitimleri için elimizden ne geliyorsa yapmalıyız.

Uyan artık güzel Ülkem.

LinkWithin

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...